Hangi Erkil??

By Kasım 23, 2012

Blogcu Anne'nin "Çocuk-erkil aile"ymiş" yazısına hitaben....

Yazıyı ilk okuduğumda ben de ayy evet tabii çok mantıklı çocuk-erkil aile mi olur diye düşündüm. Hatta hemen aklıma zaman zaman etrafımda da gördüğüm tüm hayatlarını çocuklarına göre şekillendiren süper steril modeller geldi. Elbette öyle olmak hayatı çocuğa göre şekillendirmek güzel bir şey değildi. 
Lakin sonra düşündükçe düşündükçe dedim ki ben de iş dışında kalan hemen hemen tüm vaktimi Hüma Kuşu'nu mutlu etmeye ayırmıyor muyum? Ayırıyorum!! Peki bu işte bir gariplik var mı? Bence yok!! Zira burada sevgili uzmanların atıp tutmalarına inanmadan önce işin özüne bakmak lazım. Ben sabah yedi buçukta evden çıkıyorum akşam yedide eve geliyorum. Hüma benim doğum izninde olduğum dönemde sekiz buçuk gibi uyurken artık doğal olarak (benimle vakit geçirmek istediği için) on-on buçuk gibi uyuyor. Buna rağmen tüm günden bize kalan vakit yalnızca 3 saat hadi bilemediniz 3,5 saat. Ve bu süreye yemek-banyo-uyuma çalışmaları da dahil. Hafta sonu da hadi diyelim 10'ar saatimiz var, etti mi size 35 saat aşağı yukarı. Peki çalışmayan, çocuğuyla evde kalan bir anne çocuğuna ne kadar vakit ayırabilir, uyku saatleriniz çıkarırsak 70 saat aşağı yukarı. Benimkinin tam iki katı
Tabii ki evde olan bir anne tüm vaktini çocuğa ayıramadığı gibi ben de bu 35 saatimin tamamını Hüma'ya ayıramıyorum. Yemek hazırlıkları (ki genelde annem ya da tolga yapıyor işin çoğunu), hafta sonu iş güç, alışveriş, ufak tefek ev işleri... Eee bize ne kaldı kim bilir? Şimdi bu hesapta ben beraber olduğumuz her anı birebir onunla ilgilenerek geçirmeye çalışmayım da ne yapayım sorarım uzmanlara??? Çocuk zaten bütün gün beni bekliyor neredeyse... Evet anneannesiyle çok eğleniyor, iyi vakit geçiriyor, asla evde hapis saçma sapan vakit geçiren bir çocuk değil tam tersi anneannesiyle beraber oldukça aktifler park, bahçe, spor, gezme, alışveriş, evde bilimum kudurmaca, oynamaca, öğrenmece... Ama sonuçta anne yok. Bir gün sabah saatlerinde daha babasıyla beraberken duruyormuş mahsun mahsun babası sormuş babacım napıyorsun diye "anneyi bekliyorum" demiş... Hadi buyur buradan yak... Çocuğun tüm gün güzel vakit geçiriyor olması annesinin yanında olmayışını telafi ediyor mu, hayır. Peki aynı şey benim için de geçerli değil mi? Tüm gün iş koşturmacası içinde bazen nasıl akşam oluyor onu bile anlamıyorum ama bu yavrumun kokusunu, güzel yüzünü, gülümsemesini ve hatta kollarımdaki ağırlığını özlediğim gerçeğini değiştiriyor mu? HAYIR!!! 
Sonuç olarak ben mümkün olan her ama her vakitte onunla olmak istiyorum tıpkı onun da benimle olmak istediği gibi... Haa bu arada herşeyden geri mi kalıyorum, ona da hayır. Herşeyi olabildiğince beraber yapıyoruz örneğin kahvaltı hazırlamak, alışveriş yapmak (ev için, hüma için ya da kendim için fark etmez biz beraber yapıyoruz arkadaş var mı itirazı olan uzman) gezmeye de beraber gidiyoruz, dondurma yemeye de tatlı yemeye de, kahve içmeye de.. Arkadaşlarımla buluşurken de hüma yanımda, onlarla sohbet ederken bazen biraz sıkılıyor bazen uyuyor, bazen etrafta geziniyor, bazen de kucağıma tırmanıp suratımı kendine çeviriyor ama neticede beraber miyiz, beraberiz. NOKTA. 

Babası da bu konuda benimle aynı fikirde. Şimdiye kadar Hüma'yı bırakıp çok az dışarı çıktık, belki bir-iki... Haa hüma doğmadan önce de dışarı çıkan bir çift değildik o ayrı, sinemaya da gitmeyi pek sevmeyiz evde izlemeyi tercih ederiz. Dolayısıyla biz tercihlerimizi hümaya, hümayı da tercihlerimize uydurduk. Hüma bizim yaşantımıza uyum sağladı. Mesela ben alışveriş merkezi seven bir insanım Hüma da seviyor, ben kendime birşeyler bakarken o da benimle birlikte takılıyor, oradaki takıları, kemerleri kurcalıyor, tezgahları dağıtıyor, kazakları çekiştiriyor (tezgahtarlar bizden nefret ediyor olabilirlerdi ama neyse ki şam şeytanı şirinemin güzel yüzüne bakıp da nefret edebilen pek nadir, olsa da umrumda değil, gerekirse kavga bile ederim bu da böyle biline)... Gayet keyifli oluyor genelde, bazen de bakmak istemiyor o zaman da çıkıp oyuncakçıya gidiyoruz. Ama sonuç olarak tüm planı aşağı yukarı Hüma'ya göre yapıyorum sayılır, yemeğini yanımda taşıyorum, bazen oyuncaklarını, ona uygun yerlerde oturuyorum hep. Dediğim gibi tolgayla da o uyuduktan sonra evde vakit geçiriyoruz, arkadaşlarımızı eve çağırıyoruz vs vs.... Dediğim gibi biz yaşantımızı ona onu da yaşantımıza uydurduk. Ben böyle olduğuna ve böyle olması gerektiğine inanıyorum. 
Ve çocuk-erkil bir düzense bu evet biz de çocuk-erkiliz... Mutlu muyuz? Mutluyuz...Gururlu muyuz, evet gayet gururluyuz... Mutsuzluklarımız varsa da çocuklu yaşam tarzımızla değil başka şeylerle ilgili mesela o kadar uzun sürmese mesaim, daha çok vakit geçirebilsem keşke Hüma'yla.  Aslında yaşantımızı belirleyen işle ilgili şeyler hep, tolga için de aynı şekilde, para kazanma kaygısı ve iş hayatı... Hangi erkil o zaman sorarım? Ve aslında cevağ iş-erkil (para-erkil) ona bakılırsa... Ne yazık ki. 
O nedenle mesela seçme şansım olsa ve bir an düşünmeden evde olmayı seçsem. Yemişim kariyerini, yemişim sinemasını...(Mesela uzmanlar bunu da tasvip etmiyor genelde, anneler işe devam etmeli, sosyalleşme, kariyer, kadının iş hayatındaki yeri bıdıbıdbıdıbı)

Soruyorum uzmanlara hayatta çocuğundan daha önemli ne işi olur ki insanın?

Bunları da Okuyabilirsiniz

4 yorum

  1. Haklısın, hele ki "iş erkil" ve "para erkil" kısmına en içten duygularımla katılıyorum.
    Çocuktan daha değerli bir şey olamaz kesinlikle ancak ben, her şeyin dengeli bir şekilde yapılması kanaatindeyim. Daha doğrusu gün içindeki seni mutlu eden anların dengelenmesinden yanayım. İşte ancak o zaman mutlu ebeveyn & mutlu çocuk = Mutlu Aile kavramı ortaya çıkabilir.

    YanıtlaSil
  2. tabii ki denge şart her şeyde olduğu gibi bu konuda da... Gün içinde çok fazla kendime vakit ayırabildiğim söylenemez aslında iş zaten yoğun ve süresi uzun bir de üstüne bu aralar benim durumum daha da zor zira tezimi bitirmeye çalışıyorum tüm bu yoğunluğun arasında... yine de fırsatları değerlendiriyoruz tabii en azından hümacık uyuduğunda filan..

    YanıtlaSil
  3. Minecim bir süredir blogunu takip ediyorum. Yoğun temponun içerisinde buna da vakit ayırman çok güzel. Hüma için de çok güzel bir anı şüphesiz.
    Doğum iznim 1 ay sonra bitiyo ve ben şimdiden nasıl rapor alırım da 3 aylık yavrumu bırakıp işe gitmem diye çareler arıyorum kendime. İş hayatı gözümde sıfırlandı resmen. Doğumla birlikte bakıcı teyzemiz de başladı bize gelmeye ama bebeği ona bırakacağımı düşünmek beni çok üzüyo. Raporlarla, izinlerle 6 ayı geçirsek yine zorlanıcam biliyorum. Bir yandan dediğin gibi çalışmak da gerekiyor. Anneye Güvenli Bağlanma (Sabiha Paktuna) kitabını okuyorum, ne güzel anlatıyor bebeğin benlik duygusunun olmadığını ve ilk 1 senesini anneyi kendisi sanarak geçirdiğini..
    Sonuçta ben de çocuk erkil olmaktan şikayet falan edeceğimi sanmıyorum.
    Sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ya işte bu doğum iznini bu kadar kısa süre tutanlar utansın arkadaşım.. maalesef.. gerçekten çok zor bırakıp işe başlamak ki ben 1 yaşına kadar evdeydim yine de çok zor geldi. ama yine de tüm imkanlarını zorla derim ne kadar yanında kalsan kardır, bu arada bazı şirketler süt iznini toplu kullandırıyorlar ben öyle yapmıştım, o da yaklaşık 1,5 ay filan yapıyor. hiç sordun mu böyle bir şey olabilir mi diye?

      Sil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.