Hüma'nın Adası
Hüma 4 aylıktı,
İzmir’deydik... Anneannesi bir süredir devam eden Hüma’ya bebek alma isteğini
Joker’den aldığı mavi kıyafetli bebek ile noktaladı. Ben nedense bebek alınması
taraftarı değildim pek. Sanırım kız çocuklarına hep bebek alınır ya o yüzden...
Daha çok küçük hemen başlamasın bebek oynamaya filan diye düşünüyordum sanırım.
Neyse aslında Ada’yı almamız da pek kolay olmamıştı yok onun saçı var, yok
öbürünün makyajı var filan diye diye sonunda kel kafalı eli yüzü düzgün bebeği
bulup aldık. Hüma çok sevdi, daha ilk gün acayip sevdi bebeği. Annem söylemesi
kolay olsun diye bebeğe Ada ismini koydu. Hüma ilk zamanlar Ada’nın elini
kolunu ayaklarını kafasını ağzına sokmak, kendisini yerlere atmak filan gibi
oyunlar oynuyordu Adayla. Sonra gel zaman git zaman bir baktım ki Ada Hüma’nın
kankası olmuş. Zaten Ada demeyi de nispeten oldukça kısa sürede öğrendi. Ada
bazen Hüma ile yemek yedi, bazen bez bağladı filan. Yani aslında hümanın yapmak
istemediği şeyleri yaptırma konusunda Ada işe yarıyordu. O yüzden ben de kısa
sürede kabullendim Ada’yı.
Bu arada Hüma’nın yetenekleri ve yapabildikleri geliştikçe Ada da maceradan maceraya koşar oldu. Kimi zaman Hüma’nın yapmak istemediği şeyleri yaptı kimi zaman da onun deney tahtası oldu. Misal benim akıllı bıdığım ilk defa deneyeceği bir şeyi önce mutlaka Ada’ya yaptırır. Baktı Ada'nın başına bir şey gelmiyor, kendisi de dener. Baktı ki Ada düştü vs o zaman vazgeçer. Mesela mama sandalyesine çıkmak istiyordu kendi kendine sonra bir ara baktım Ada'yı çıkarıyor oraya, ama sonunda kendisinin çıkamayacağına karar vererek vazgeçmişti. Özellikle ilk yürümeye başladığı zamanlarda
Oyuncakların bir bölümünü zaman zaman kaldırıp unuttursam da Ada her zaman gözdemiz olduğundan onu hiç kaldırmadık.Ada her daim ortalarda, hazır asker görevde. Hüma büyüdükçe Ada'nın başına gelenler arttı ve tabii çeşitlendi. Yemek yemek , bez bağlamak, uyutulmak, elinin yüzünün ya da zaman zaman kendisinin yıkanması gibi günlük rutinlerden kurtulmak pek mümkün değil Ada için. Gerçi gününe göre değişiyor, bazen hiç elinden düşürmüyor bazen de birkaç gün pek ilgilenmeyebiliyor.
Bir ara Ada'dan yedeklemeye karar vermiştik, başına bir şey gelir kaybolur filan sonra al başına belayı diye. Sonra biz alsak mı almasak mı bir tane daha filan derken Joker'deki Adalar bitti. Şu an o konuda biraz gerginiz aslında Ada'nın başına bir şey gelecek diye korkuyoruz. Mesela tatilde çok yıprandı Ada her gün suyun içinde güneşin altında kalmaktan ama artık yapacak bir şey yok. Ama herhangi bir oyuncakçıda Ada görürseniz bana haber verin yine de :)
Bir ara oyun hamuru almıştım Hüma'ya, kendisinin pek bir şey yapabildiği yok, sıkmak ve küçük küçük koparıp atmak en sevdikleri. Ama bizim bir şeyler yapmamızı seviyor, ben de yiyecek bir şeyler yapmamak için (ağzına almasın diye) Ada'ya ya da bazen de Hüma'ya aksesuar yapıyorum. Bakınız Ada'nın ayakkabıları ve diğer aksesuarları.
Bu arada Ada'nın bebeklere olan ilgisi aşikar olunca birisi evde birisi anneannede dursun diye bir tane daha bebek aldık Mothercare'dan adı Eda oldu ya da Hüma'nın deyişiyle İida... Fakat kısa süre içerisinde Eda'yı benimseyen Hüma bu sefer de Ada ve Eda'nın ikisini birden sormaya başladı. Eskiden Ada, Ada, Ada diye aranırken şimdi Ada, Eda diye aranıyor. Bu arada bir de İkea'dan kumaş bebek almıştık onun adını da Ali koyduk. Şimdi 3 tane bebeği var Hüma'nın... Üçüyle de oynuyor, bebek arabasında gezdiriyor, yemek yediriyor, hatta bazen battaniyenin içinde dandini dandini diyerek sallayıp uyutuyoruz. Hüma zaten tam bir kız bebek o nedenle de böyle bebekmiş, mutfak eşyalarıymış, evcilik temalı oyunları seviyor.
1 yorum
Hüma’m, yeğenim, sevgilim;
YanıtlaSilO zamanlar sen daha yoktun. Ben bir lise öğrencisiydim. Yurt dışında okumak ve yaşamakla ilgili hikayeler anlatan, akıl veren insanlar vardı. O anda en iyi arkadaşım olan annenle, yani ablamla küçükken oynadığımız oyunları düşündüm bir gün. Ateri oynadığımız bir an geldi aklıma. Ne kadar mutlu, ne kadar huzurlu olduğumu hatırladım. Ve bir de annenle ettiğimiz nadir büyük kavgalardan bir tanesini anımsadım, içim acıdı. Anneni ne kadar çok sevdiğimi düşündüm, hatırladım. Ama ona hiç bir zaman kötü bir his hissettirmememin huzuruyla birlikte.
Ama yine de artık biraz büyümüştük. Annene olan sevgimi artık küçükken ki gibi öperek, sıkıştırarak, peşinden koşarak, ateri oynayarak, hatta onunla ip atlayarak gösteremez olmuştum.
Ben büyüdükçe, dost olmak dışında bir sevgi doğdu içimde. Daha sen yoktun, ama seni sevmeye başladım. Ablamdan olan birini...
O dönemlerde de, üniversite hayatımda da ailemden uzaklaşmayı hiç istemedim. Hep senin doğumunu görememenin, ilk adımlarına şahit olamamanın, konuşmayı sökmene yardım edememenin hiç bir telafisi olmadığını düşündüm, bu düşüncelerimi o akıl verenlerle paylaşır oldum.
Annen sağolsun beni çok bekletmedi. Sen tahminimden bile erken geldin dünyamıza. Hoşgeldin. İyi ki geldin...
Çok şükür ki, ne doğumunu, ne konuşmanı, ne de yürümeni kaçırmadım sayılır. Annen,baban,deden ve anneannen hep kızdı bana seni daha sık görmüyorum diye. Ama açıkcası biraz korktum. Bana çok alışmandan korktuğum kadar, sana çok alışmaktan da korktum. Geçici de olsa, çok uzağa gitmesem de, senden ayrılmak zorunda kalacağımı biliyordum. Ve bak işte ayrıldık. Ve seni çok özledim. Seni, seni seven insanların yanına, sevdiğim insanların sevgisine bırakarak ayrıldım yanından. Huzurluyum,ama yine de özledim seni.
Artık daha çok adını dilinden düşürmediğin, hatta benden daha çok sevdiğini düşündüğüm, ortak arkadaşlarımızın sayesinde haber alıyorum senden. Bir de annenin bloğundan.
Yanında çok kalamadığım için de, yanından ayrılmak zorunda kaldığım için de özür dilerim küçüğüm.
Ama seni uzaktan da sevmeyi başararak, sana kendimi unutturmayarak ve bir gün mutlaka evimize dönerek affettireceğim kendimi.
Hayatım boyunca hiç geri dönmek istediğim bir an bırakmadan yaşadım 27 yılımı. Her gün bir öncekinden daha mutlu olarak. Son 1,5 yılımda buna yardım ettiğin için teşekkür ederim. İyi ki varsın.
Ada’na, Eda’na,Ali’ne, Anneye, Annanneye, Dedo’ya,Gogaya ve oyun arkadaşına iyi bak.
Seni seviyorum
PS: Sayende anneni de, aileni de, büyük ailemizi de daha çok sever oldum. Ayrıca bana, ablam’a ona olan sevgimi göstermenin yeni bir yolunu açtığın için de teşekkür ediyorum.
Emre ÇEVİK
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.