Bir Garip Hisler

By Temmuz 26, 2012

Hüma kuşu büyüyor, an be an, durmaksızın.. Her geçen gün becerileri artıyor, derdini daha iyi anlatıyor, yeni yeni kelimeler öğreniyor. Küçük küçük cümleler kuruyor. Hızına yetişebilmek bile mümkün değil. Bazen öyle bir şey yapıyor ki bakakalıyoruz birbirimize bunu ne zaman öğrendi diye. Maşallah kuzucuğum dillendikçe şerbetlendi, tatlandı sanki :)


Tam bir oyuncak delisi oldu bu arada. Bir dönem sürekli evin içinde dolaşıyor, sağı solu kurcalıyordu ama şimdi daha çok oyuncaklarla ilgili. Ne yapalım dediğim anda oyuncakk diyor ve muzip muzip bakıyor bana. Ah o bakışlar yok mu, o bidik bidik cin göz bakışlar... Akşam işten tüm yorgunluğumla ve huysuzluğumla dönüyorum, serviste uyuklamış ve sersemlemiş olarak hem. Hümanın o cin bakışları ve beni gördüğündeki coşkusu, sevinci her şeyi unutturuyor bana. Bu çok klasik bir anne lafıdır ya bana eskiden çok manalı gelmezdi. Yani yorgunsan yorgunsundur işte dimi nasıl geçer dinlenmeden... Ama geçiyor işte... Hüma'mı görünce geçiyor. Ne iş kalıyor ne başka şeyler aklımda. Onunla oyun oynarken ben de resmen zihnimi boşaltıyorum, çok güzel bir terapi oluyor. Onu uyuturken benim de pilim bitiyor bazen uyuyakalıyorum ama olsun, en azından onunla vakit geçirirken uyuklamıyorum. 
Bu arada hoca da tatile gittiğinden 3-4 haftadır tez ile ilgili hiçbir şey yapmıyorum dolayısıyla da akşamları serbest geçiyor. Ama ağustos başı itibari ile çalışmaya başlamak zorundayım hem de sıkı çalışmaya zira şubat ayına kadar bu tez işini bitirmek istiyorum ki aklımdan, hayatımdan çıksın... Sonra da ilişiğimi keseceğim akademik dünya ile :) (hep böyle diyorum sonra bir şey oluyor ya hadi bakalım)

Bu aralar en büyük hüznüm sabahları anneciğim hadi bana el salla artık benim işe gitmem gerekiyor dediğimde hümanın bir anda telaşlanması, bacaklarıma sarılması, beni bırakmak istememesi. Sadece Pazartesi sabahı ağladı çok az, onun dışında bir şekilde ikna edip oyalıyoruz ama yine de telaşlandığını görmek, ruhunun sıkıldığını kaygılandığını düşünmek benim de ruhumu sıkıyor. Geri geri gidiyor ayaklarım... Miniğimi bırakmasam onunla vakit geçirsem, beraber kahvaltı yapsak vs vs diyorum. Ama yapacak bir şey yok, hayat zor...
Gün içinde fotoğraflarıyla ve arada sırada da telefonla konuşarak avutuyorum kendimi. Minnoş ise anneannesi ile oyun mesaisinde.

İnsanın kendi çocuğunun büyüyüşünü izlemesi kadar değişik bir duygu yoktur herhalde. O an be an büyürken kah sevinip kah hüzünleniyorum ben. Ne çabuk büyüdü diye içleniyorum bazen ya da seviniyorum büyüyor diye. Bazen tutup bebekliğini en bebiş olduğu ilk günleri geliyor aklıma bazen de büyüdüğünde nasıl bir çocuk olacağını, nasıl bir genç kız olacağını nasıl bir kadın olacağını filan düşünüyorum. Bir mucize vuku buluyor, bir mucize büyüyor kucağımda... Bunlar aslında tarifi zor hisler ve çok şükür ki yaşaması çok güzel...

Allah Hüma’ma sağlık ve huzur versin. Amin

Bunları da Okuyabilirsiniz

3 yorum

  1. Mine'cim yazdiklarin cok guzel.. Bir kiz bebek bekledigim bu gunlerde buyuk bir heyecanla okudum:). Filiz saglam

    YanıtlaSil
  2. teşekkür ederim, mutlu oldum :)
    ne kadar var doğuma?

    YanıtlaSil
  3. Her gün yeni bir şeyler öğrenişini seyretmek gerçekten çok keyifli. Maşallah..

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.