Bir Garip Hisler
Hüma kuşu büyüyor, an be
an, durmaksızın.. Her geçen gün becerileri artıyor, derdini daha iyi anlatıyor,
yeni yeni kelimeler öğreniyor. Küçük küçük cümleler kuruyor. Hızına yetişebilmek
bile mümkün değil. Bazen öyle bir şey yapıyor ki bakakalıyoruz birbirimize bunu
ne zaman öğrendi diye. Maşallah kuzucuğum dillendikçe şerbetlendi, tatlandı
sanki :)
Tam bir oyuncak delisi
oldu bu arada. Bir dönem sürekli evin içinde dolaşıyor, sağı solu kurcalıyordu
ama şimdi daha çok oyuncaklarla ilgili. Ne yapalım dediğim anda oyuncakk diyor
ve muzip muzip bakıyor bana. Ah o bakışlar yok mu, o bidik bidik cin göz
bakışlar... Akşam işten tüm yorgunluğumla ve huysuzluğumla dönüyorum, serviste
uyuklamış ve sersemlemiş olarak hem. Hümanın o cin bakışları ve beni
gördüğündeki coşkusu, sevinci her şeyi unutturuyor bana. Bu çok klasik bir anne
lafıdır ya bana eskiden çok manalı gelmezdi. Yani yorgunsan yorgunsundur işte dimi nasıl geçer dinlenmeden...
Ama geçiyor işte... Hüma'mı görünce geçiyor. Ne iş kalıyor ne
başka şeyler aklımda. Onunla oyun oynarken ben de resmen zihnimi boşaltıyorum, çok güzel bir terapi oluyor. Onu uyuturken benim de pilim bitiyor bazen
uyuyakalıyorum ama olsun, en azından onunla vakit geçirirken uyuklamıyorum.
Bu
arada hoca da tatile gittiğinden 3-4 haftadır tez ile ilgili hiçbir şey
yapmıyorum dolayısıyla da akşamları serbest geçiyor. Ama ağustos başı itibari
ile çalışmaya başlamak zorundayım hem de sıkı çalışmaya zira şubat ayına kadar
bu tez işini bitirmek istiyorum ki aklımdan, hayatımdan çıksın... Sonra da
ilişiğimi keseceğim akademik dünya ile :) (hep böyle diyorum sonra bir şey oluyor ya hadi
bakalım)
Bu aralar en büyük hüznüm sabahları anneciğim hadi bana el salla artık benim işe gitmem gerekiyor
dediğimde hümanın bir anda telaşlanması, bacaklarıma sarılması, beni bırakmak
istememesi. Sadece Pazartesi sabahı ağladı çok az, onun dışında bir şekilde ikna edip
oyalıyoruz ama yine de telaşlandığını görmek, ruhunun sıkıldığını
kaygılandığını düşünmek benim de ruhumu sıkıyor. Geri geri gidiyor ayaklarım...
Miniğimi bırakmasam onunla vakit geçirsem, beraber kahvaltı yapsak vs vs
diyorum. Ama yapacak bir şey yok, hayat zor...
Gün içinde
fotoğraflarıyla ve arada sırada da telefonla konuşarak avutuyorum kendimi. Minnoş
ise anneannesi ile oyun mesaisinde.
İnsanın kendi çocuğunun
büyüyüşünü izlemesi kadar değişik bir duygu yoktur herhalde. O an be an
büyürken kah sevinip kah hüzünleniyorum ben. Ne çabuk büyüdü diye içleniyorum
bazen ya da seviniyorum büyüyor diye. Bazen tutup bebekliğini en bebiş olduğu
ilk günleri geliyor aklıma bazen de büyüdüğünde nasıl bir çocuk olacağını,
nasıl bir genç kız olacağını nasıl bir kadın olacağını filan düşünüyorum. Bir mucize
vuku buluyor, bir mucize büyüyor kucağımda... Bunlar aslında tarifi zor
hisler ve çok şükür ki yaşaması çok güzel...
Allah Hüma’ma sağlık ve
huzur versin. Amin
3 yorum
Mine'cim yazdiklarin cok guzel.. Bir kiz bebek bekledigim bu gunlerde buyuk bir heyecanla okudum:). Filiz saglam
YanıtlaSilteşekkür ederim, mutlu oldum :)
YanıtlaSilne kadar var doğuma?
Her gün yeni bir şeyler öğrenişini seyretmek gerçekten çok keyifli. Maşallah..
YanıtlaSilNot: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.