Geçen haftanın derinliklerine doğru iyice tavan yapmış olan bunalımlarımız
hafta sonu geçirilen analı-kızlı günler itibari ile biraz olsun rahatladı. Cuma
akşamı tüm haftanın sıkıntısı ile bir yerlere gitsek, nereye gitsek napsak
modum tolganın yorgun olması ve gidecek yer için alternatif üretememiş olmam
sebebiyle evde noktalandı. Aslında iyi de oldu zira ben de çok yorgunmuşum hüma
ile hoş beş edip, oyun oynayıp yemek yiyip kendisini yatırdıktan sonra tv
karşısında ben de uyuklamaya başladım ve erken denilebilecek bir saatte yatakta
buldum kendimi. Tolgacım çalışacağı için yukarı çıkıp bilgisayarın başına
oturdu zira yetiştirmesi gereken iş varmış.
Cumartesi sabah bir süredir her tatil günü olduğu gibi sekize yirmi kala
uyandık. (Nedense hüma kuşu sekize yirmi kala ile on kala arası kalkıyor
mutlaka üstelik kendisi de uykusunu tam olarak alalmamış olarak..) Bu sefer
uzun uğraşlarım neticesinde bir süre daha uyuyup sonunda daha fazla
direnemeyerek kalktık. Biraz oyun sonra kahvaltı sonra yine oyun... Hüma evde
vakit geçirmeyi özlemiş olacak ki attaa gitmek istemedi ben de kalabalık
olmadan avm’ye gidip birkaç işimi halledip bir de indirimlerden ne var ne yok
bakıp geç olmadan eve gelmeyi planlamıştım. Ama hüma o kadar keyifle oynuyordu
ki evde, biraz ağırdan aldım sonra anneannesi hazırlanamadı komşu filan derken.
Sonunda hümayı giydirdim yatakta boğuşurken meme dedi ve emerken uyuyakaldı.
Ben de hemen kendisini annemin yatağa nakledip çıktım güya o uyanmadan işlerimi
halledip gelecektim ama oraya bak buraya bak 15:30’u buldu benim dönmem... (Çok uzun süreli olmasa da alışveriş verimli geçti sayılabilir, hümanın birkaç eksiği, tolgaya ve kendime bir şeyler, değiştirilmesi gereken şeylerin değiştirilmesi vs vs.) Kısa sürede çok iş hallettim ve hümayı bıraktığım için
telaşlı ve koşturmaktan yorulmuş olarak döndüm eve. Bu arada Hümacık çoktan uyanmış ve yemeğini
yemiş, biz de biraz anneannede oturup parka gitmek üzere çıktık.
|
Gezi Öncesi Bisikletini Temizledi |
Park çok
kalabalıktı bağıran çağıran çocuklar vs hüma onları izlemekten pek birşey
yapmadı. Bir de kızın biri hümayı iteklemek suretiyle kafasını kaydırağa
çarpmasına sebep olarak ağlattı...Biz de çıktık parktan, dedik bari eve gidelim
uyuyalım beraber, ama o sırada 7. caddeye doğru gitmiştik. 7. caddenin
hareketliliğini gören Hümacık canlandı. Bisikletiyle gezmekte olduğundan hoşuna
gitti 7. caddede gezmek. Mağazalara girip çıktık, arada kucakta arada
bisikletinde dolaştık. Mağazalarda oynadı bıdığım, kabinlerin altından bana
baktı, kucağımda dans ettik çalan müziklerle vs. Tezgahtarlarla muhabbet etti.
Bütün gün boyunca acaba dedi durdu, yeni
ve kendi kendine öğrenmiş olduğu kelime. O kadar çok acaba dedi ki farklı ton
ve vurgularda, duymayan kalmadı herhalde acaba dediğini. Tezgahtarların, sağdan
solan duyanların favorisi oldu, aa bebek acaba diyo diyerek birbirlerine
gösterdiler kuzumu.
Neyse dondu aldık hümaya bisikletinde oturdu çok güzel dondurmasını yedi bıdık hanım, ilk defa külahı mıncıklamadan kendi başına neredeyse bir top dondurma yedi. Sonra caddenin başındaki baloncudan balon aldık. Bu da bir 7. cadde klasiği oldu, uçan balon... Hümanın deyişiyle “mono uç” :)
En son artık hümanın uykusu da geldi karnı da acıktı şeklinde eve dönüşü
hızlandırsak da, hüma ne yese acaba gidince düşüncelerim arasında hüma eve
ulaşmamıza 5 dk kala kucağımda uyudu... Uyuyuş o uyuyuş, yatağına yatırdım,
altını üstünü değiştirdim elini yüzünü sildim yine de uyanmadı. Güzel yorulmuş
heheh.. Yalnız yemek yiyemeden uyuması hiç hoş olmadı zira bütün gece beni
sömürdü sık sık uyandı...
Birkaç gece uykusuz kalan tolga cumartesi günü öğleden sonra uyudu ve akşam
tüm uğraşlarıma rağmen kalkmadı ben de biraz tez için çalıştım ve uyudum sonra.
Böylece Cumartesi günü hem alışveriş, hem humuş, hem tez hem de uyku
açısından verimli bir gün olarak kayıtlara geçti :)
Pazar günü saat sekizde kalktı hüma, hazır tolga da 15 saat filan uyumuşken
al kızını biraz uyuyum dedim ben de... Yarım saate kalkarım dedim, 1,5 saat sonra
uyandım. O nasıl bir dinlenmek öyle anlatamam.. Uzun süredir hafta içi 5, hafta
sonu 7 saat uyuyordum ortalama. 10 saatlik uyku sonrasında gözümün önünden bir
perde kalktı sanki öyle bir kendime geldim. Bu sırada bizimkiler alışverişe
gidip kahvaltık almışlar, kahvaltı hazırlamışlar.. Ohh mis...
Ben de kahvaltı sonrası ortalığı topladım hüma bir taraftan yediği yemediği
karpuz ve kirazlarla dağıtırken... Sonra mecburen banyo, biraz oyun derken
uyudu bıdık..
Öğleden sonra da Beypazarına gittik dedesi, anneannesi, annesi, hüması...
|
Beypazarı Yolunda |
|
Beypazarı Yolunda
|
Bir süredir gitmek istiyordum ama bu Pazar evde kalalım diye vazgeçmiştim,
sonra tolga gaza getirdi festival varmış gidin diye... Hafta sonunun hatasıydı
beypazarı. Bir kere uzak, gidene kadar çok acıktı hüma... Sonra festival...
Kalabalık, sıcak... Bir anlamda kabus oldu diyebilirim. Kalabalıktan dolayı
hüma arabasında oturmak istemedi haliyle... Uruş kapaması diye bir yemek varmış
meşhur onu yiyelim bari dedik ama taa tepeye kadar çıktık bulamadık tolganın
tavsiye ettiği konağı. Artık ilk bulduğumuz yerde oturduk, Beypazarı’nın meşhur
tarhana çorbası, etli yaprak sarma, testi kebabı, mantı ve güveç yedik. Tarhana
çorbası, mantı ve güveç (etli pilav) vasat, etli yaprak sarma bizim kriterlere
göre kötü, testi kebabı acı fakat güzeldi. Sonra baklava yedik, beypazarı
kurusu, cevizli sucuk aldık. Aslında beypazarı kurusu hariç bu yiyecekler tüm
iç anadoluya has şeyler ama nedense oraya aitmiş gibi bir imaj var üstelik biz
başarılı bulmadık, insanlar teyzemin tarhanasını ve anneannemin yaprak
sarmasını bilmediğinden olsa gerek pek beğeniyorlarmış. Hatta bana kalırsa
teyzemin baklavasının eline su dökemez beypazarının meşhur baklavası...
Neyse birşeyler yedikten sonra bir yukarı bir aşağı dolaştık, tezgahlara,
dükkanlara baktık. Çok orjinal ve otantik bir şey göremedim ben açıkçası, masa
örtüleri bile hem her dükkanda aynı hem de genelde özensiz ve kalitesiz.
Üstelik hep aynı ebatlarda var, salon masasına uyabilecek boyutta bulamadım.
Gümüşçüler ise tam rezalet bana kalırsa, hepsi birbirinin aynısı, klasik gümüş
takılar, 10 sene öncesinin 7. cadde bit pazarı modası.. Hiç değişiklik yok,
bazı dükkanlarda 1-2 orjinal model var bence.. Fiyatlar da ucuz değil, bir tane
kolye beğendik 690 tl dediler, tamam o güzeldi ama 690 tl de çok be ya.. Neyse
almadık tabii. Bir tek hümaya nazar boncuklu bileklik aldık, bakalım takacak
mı?
Sonuç olarak beypazarı bir fiyakoydu ve hafta sonunun hatasıydı
diyebilirim. Bakalım aldığım tam buğday unundan yapılma erişte nasıl çıkacak?
Beypazarı fiyaskosuna rağmen hafta sonu verimli geçti, hüma ile vakit
geçirdik hem de gezdik. Hüma’nın krizleri de geçti... Keyfi yerinde, yüzü
gülüyor, deli deli ağlamıyor. Hüma mutlu ben mutlu... Cici haftasonu...
Not: Akşam üzeri festival nedeniyle konser vardı, kim bilmiyorum ama Volkan
Konak konseri öncesi çıkan şarkıcı hümayı pek bir coşturdu, müziğin sesi yüksek
olmasına rağmen rahatsız olmadı, tam tersi sevindi. Bu durum 30 Haziran’da
gideceğimiz Zaz konseri açısında önemli bir veri oldu benim için, sanıyorum
hüma ile gitmek sorun yaratmayacak, hatta hüma sevinçten çıldırır o saate kadar
pili bitmezse Zaz çıkınca diye düşünüyorum :)
Yazar Hakkında
Yakında güncellenecektir...
3 yorum
Pek eğlenmiş, eğer Zaz'a gideceğiniz günün sabahında güzel güzel uyursa, konserin en çılgın seyircisi olabilir :)))
YanıtlaSilEvet bende hemen sabah hem de aksam üstünü uyutmak için plan yapıyorum zaten çok veriyor zaz in birkaç şarkısını :) bakalım
YanıtlaSilUçan balona hüma kuşumdan yeni bir yorum daha geldi, uçak mono :))
YanıtlaSilBu arada cumartesi günü aldığımız balon pazartesi günü iyice inerek küçücük kalmış. Bu duruma çok şaşıran hüma ile aramızda geçen diyalog şu şekilde;
eve gelip hümayı anneanneden alıp eve geçtiğimizde hüma büyük bir hevesle odasında gitmiştir ben de fırsat bu fırsat yatak odasında üstümü giyinmekteyim;
- anne anne anne
- annecim buradayım, yatak odasındayım
- anne mono
- aa kızımın monosu var, nerde annecim mono
- burdaa
- ordamıymış hümanın monosu
- anne mono
bu arada üstümü giyinen ben hümanın odasına doğru gidip hümayı elinde cücük kadar kalmış balon ve şaşkın bir ifade ile buldum
- aa nolmuş monoya annecim küçücük kalmış
- mono küçük
- evet küçük kalmış mono
- mono uç
- annecim mono artık uçamaz küçülmüş küçük kalmış ben sana yeni mono alırım
- mono küçük
sonra bütün akşam ve hatta ertesi gün şaşkınlıkla o küçük balonu elinde gezdirip mono uç mono küçük dedi durdu çocuuum
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.