Hüma, Turşu ve Diğer Şeyler

By Temmuz 15, 2014 ,

Yaz başlayalı beri sanki zaman da daha bir hızlı akıyor. Günlerimiz dolu, koşturmacalı geçiyor... Çok şükür keyfimiz yerinde.. Hümacığım hızla büyüyor. Artık bebekliğinden eser kalmadı, basbaya çocuk oldu. Oyun çocuğu... Bir anlamda güzel bir anlamda hüzünlü hep dediğim gibi. Büyüdüğünü izlemek çok keyifli tabii. Ama büyüdükçe yeni zorluklar, yeni maceralar da bizi bekliyor oluyor. (Tabii bu ayrı bir yazının konusu).
Hayatımıza bir kedinin dahil olduğunu Kedili Hayat yazımda yazmıştım. Kedinin adını Turşu koyduk. Turşu ile Hüma her geçen gün biraz daha alışıyorlar birbirlerine. Turşu çok oyuncu bir tekir olduğundan sık sık üstümüze atlıyor, bizimle boğuşmak istiyor. Bu durumdan en çok nasibini alan ise Turşunun boyuna yakın olduğundan herhalde Hüma. Bazen oluyor evde çığlık kıyamet; "anneee Turşu bana saldırdı", "annee Turşu elimi ısırdı", "yaaa o benim oyuncağım, bırak dedim sana bırakkk"...
Bazen de "kedicim seni çok seviyorum" diye mıncır mıncır kediyle kuzu sarması oluyor Hüma. Tabii bu arada kendisinin kediye yaptıklarından bahseden yok, bildiğin Elmayra (Elmira diye yazılıyormuş). Kediye mıncık mıncık yapmadığını bırakmıyor... Hadi bakalım şimdi yemeğini ye, hadi şimdi de suyunu iç diye kediye zorla yedirip içirme çabaları mı dersin, kucağında oradan oraya taşıması mı... 
Havalar ısındığından beri oyunlarımız da değişti biraz. Bir ara sürekli evcilik tarzı oyunlar oynarken şimdilerde boyama, kitap okuma, aktiviteler daha iyi gidiyor. Hatta beraber mutfak işleri. Hüma'nın en sevdiği şeylerden biri de bir şeyleri yıkamaya yardım etme. Bir kap su ve ona yıkayacak bir şeyler verildiğinde çok mutlu. Bazen beraber salata ya da yemek yapıyoruz. Bu sırada Hüma kah yanımda benimle birlikte bıcak tutup salatayı kesiyor, kah balkonda kedinin peşinden koşturuyor. Bazen de bakıyorum gidip kendince bir oyunca dalmış... İşte oyun çocuğunun avantajı, kendi kendini eğlendirebiliyor..  
Bu arada gezme aşkı hepimizde var. Bol gezmeli hareket etmeli bir yaz yaşıyoruz, umarım böyle devam eder. Hüma her fırsatta dışarı çıkmayı, parka gitmeyi, 7. caddede dolaşmayı vs seviyor. Kreşte de bahçede çok vakit geçirdiklerinden sanıyorum daha bir keyifli bu aralar, açık hava iyi geliyor. 
Bayram ve sonrasındaki hafta tatilde olacağız, artık iyiden iyiye tatili bekler olduk. Hümacığım da tatil konusunda epey heyecanlı. Gerçi denize girmek istemediğini söylüyor ama bizim de ikna çalışmalarımız devam ediyor. Havuzda çok güzel yüzüyor olmasına rağmen denize girmek istemediğini söylemesi ilginç geliyordu, her seferinde neden denize girmek istemiyorsun dediğimde çünkü ben havuza girmeyi seviyorum, denize girmeyi sevmiyorum diyordu. En son hafta sonu çünkü denizde büyük balıklar var, ben onlardan korkuyorum diye itiraf etti. Ben de büyük balıkların denizde değil sadece okyanusta yaşadığını ama bizim okyanusta değil denizde yüzdüğümüzü anlattım. Hmm dedi sanıyorum mantıklı geldi. Sonra da mesela Abu Dhabi'nin denizinde mi yaşıyor büyük balıklar dedi :) Akıllı bıdığım. Evet annecim oradaki denizde yaşıyorlar dedim. Bakalım şimdilik ikna olmuş gibi...


Hüma daha bebecikken babası almıştı, sanıyorum 1. yaş doğum gününde hediye olarak, Dünyadan Kuş Sesleri kitabını. Hüma'cığım çok seviyor. Farklı kuşlarla ilgili bilgiler var ve yandaki panelden ilgili kuşun numarasını seçince de kuşun sesi dinlenebiliyor. Artık rakamları öğrendiğinden benim desteğimle de olsa kendisi isteği kuşun sesini bulabiliyor.
Biz Hüma ile güzel güzel kitaba bakıp, kuş seslerini dinlerken, Turşu deli deli ortalarda dolanmaya başladı. Kuş seslerinin dışarıdan geldiğini düşünüp pencere kenarında takılıp kuşları aradı bir süre. Turşu'nun bu haline güldük biz de... 
 
Neden sonra seslerin kitaptan geldiğini fark eden Turşu, merakla Hüma ile birlikte kitaba bakmaya başladı.
Keyifli zaman geçirdik, hani kaliteli zaman dediklerinden :)) Kedinin de uslu uslu bize katılması hoş oldu. Turşu baktı ortada kuş filan yok, sakin sakin pencere kenarında uzanmaya başladı. Hüma'cığım bir süre sonra kitaptan sıkılıp kediye sardı.
Hümacığım sevgi dolu bir çocuk, sevgisini gösterme konusunda ise oldukça cömert -neyse ki.. Doğduğundan beri biz de sevgimizi gösterme, söyleme konusunda çok rahat olduk. Hümacığım seni çok seviyorum diye her zaman söyledik, en çok ben, sonra babası, annaannesi. Sonraları Hüma'dan sevgisini söylemeyi öğrenen dedesi.. Eğer özlediyse ya da onu mutlu eden bir şey yaptıysam ya da bazen sadece içinden geldiyse "annecim ben seni çok seviyorum" deyiverir güzel kuşum. İşte kediye de aynı şekilde. Nasıl da sevgi dolu yaklaşmış meleğim...
Ve Hüma'nın Elmayra'ya dönüştüğü anlar :)))
Kedi pencere kenarında oturur da Hüma oturmaz mı... Hemen çıktı tünedi. Bu aralar pencereler ve balkon en büyük korkumuz. Hem kedi hem Hüma için. Geçen hafta Turşu zaten balkondan bir alt katın balkonuna düşmüş. Komşular evde olmayınca da yaklaşık 24 saat kadar mahsur kaldı balkonda. Akşam geldiğimizde Hüma ile baktık, balkonunda kenarında dolanıp duruyordu Turşu, mırıl mırıl sesleniyordu beni kurtarın diye (herhalde). Onun mahsur kalması Hüma'yı da bir miktar korkuttu diye tahmin ediyorum. Yine de balkonda bulunan masa ve sandalye düzenini değiştirdik, kenara ağaçları koydu Tolga. Biz her dakika Hüma'nın peşinde gezmiyoruz evde ama zaten bizim mutfakta olduğumuz sürede balkona tek başına çıkıyor genelde, öyle durumlarda da sık sık kontrol...
Ben fotoğraf çekiyorsam, Turşu mutlaka objektifin kapağı ile oynuyor. Poz vermesini sağlamak için Hüma Turşu'yu oynatırken...
Hüma'nın okulda yaptığı resimler. Resimden çok karalama da diyebiliriz. Aslında istediğinde çok güzel resim yapabilen Hüma (bknz Yağmurlu Bir Gün yazım, fener balığı resmi) genelde karalama yapmayı tercih ediyor. Sonra da yaptığı resimleri buruşturup çantasına tıkıyor. Ben okul defterini okumak için çantaya baktığımda buluyorum bunları, sonra da "annecim bunları ben sana yaptım" diyor. (Tabii bazen de anneannesine ya da babasına...) Ben de artık bozuntuya vermiyorum, çok güzel olmuş bitanem diyorum :) Geçenlerde bir blogda okudum, bu karalamalar zamanla resime dönüşüyormuş. Yani zaten güzel resim yapmak gibi bir zorunluluğu yok ama kalem, boya, kırtasiye malzemeleriyle oynamayı sevdiğim için Hüma da sevsin isterim. Budur. 
Bu arada aklınızda olsun, çocuklara boyama kitabı alınması pek tavsiye edilmiyor, yaratıcılıklarını sınırladığı için. Onun yerine karalama yapsın daha iyi. 

Turşucuk... Tahminen Hüma'yı izliyor burada...
Bir takım dondurma işleri... Yazısı yakında blogda, hem de tariflerle.. 
Ben yemek, pasta börek konusunda pek becerikli değilimdir ama dondurma konusunda iddialıyım. Daha da öğrenmeye devam ediyorum tabii.
Çilek yıkarken, streç filmin işi ne demeyin. Bu Hüma stili yıkama... Yıkama yağlama, peçeteleri, streçleri suyun içine sokup çıkarma... Ne ararsan.. Hüma'nın işi bittiğinde streç film rulosunun içinden çilek çıktı, o derece... 
Bir ara çok izledi Hüma Muppet Show ama epeydir izlemiyordu. Özlemiş herhalde Muppet Show izleyelim dedi. Favorisi ise her zaman Swedish Chef.
Sabahları ben işe gitmek için hazırlanırken bazen Hüma uyanıyor ve artık işe gitmeme ve öncesindeki hazırlanma sürecine alıştığından, "anne giyinmen bitince işe gitmeden biraz oynayalım" diyor. Eğer çıkma vaktime kısa süre kala kalkmadıysa bir 10-15 dk oynuyoruz. Bazen bir şeyler yiyoruz. Hüma eğer bir şeyler atıştırmak istiyorsa "yiyecekler yiyelim" diyor, yalnız bu yiyecekler yemek değil de böyle atıştırmalık şeyler, fındık, fıstık, leblebi, pestil filan :))
Neyse sonuçta özellikle son zamanlarda genelde de uyanmıyor, ben de hazırlandıktan sonra 10-15 dk boş kalıyorum evde. 
İşte o sabah da çok güzel bir güneş ve hafif bir esinti vardı. 
Öylesine...

Bunları da Okuyabilirsiniz

0 yorum

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.