Öğrenme/Öğretme Üzerine

By Mart 09, 2014 ,

Çoluk Çocuk dergisinin eski bir sayısında Okul Öncesi Eğitim Kurumları Neden Okul Gibi Olmamalı diye bir yazı buldum. Hemen okudum, burada da paylaşmak istedim. 
Yazı Alison Gopnik isimli araştırmacının New York Üniversitesi, Steinhardt İnsani Kalkınma Sosyal Değişim Enstitüsü'nde yaptığı doktora sonrası araştırması. Çoluk Çocuk Dergisinde çevirisi yayınlanmış. 

Araştırmalar çocukların giderek daha erken yaşta öğretim almalarının, istenenin aksine sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor. 

Böyle başlıyor yazı, zaten günümüzde çocukların okul yaşantısına erken başlatılmaları birçok yerde olan bir durum(muş). Malum Türkiye de yakın zaman önce 4+4+4 sistemine zorlandı. Etkileri/tepkileri de hala devam ediyor, belki de birçok çocuk üzerinde uzun yıllarca etki etmeye devam edecek.
Bir taraftan da aileler çocukları sürekli daha fazlasına (tabiri caizse "yarış atı misali") yönlendiriyor. 

"Meraklı aileler çocuklarını her geçen gün neredeyse anne rahmindeki bebeklere kitap okuyacak kadar erken dönemde eğitmeye başlıyorlar." diyor yazıda. 


Anne babaların sorumluluğu, çocuklarına yol çizmek değil, bir yol haritası vermektir. (Jackson Brown)

Velhasıl çocuklara bir şeyleri öğretmeye çalışmaktansa kendileri keşfederek, araştırarak, deneyerek ve yanılarak öğrenme imkanı sunulmalı diyorlar. 

Araştırma kapsamında MIT ve UC-Berkeley laboratuvarlarında 2 araştırma gerçekleştirilmiş. 
MIT'de yapılan araştırmada dört yaş grubu çocuklarına dört tüpten oluşan bir oyuncak verilmiş. Oyuncağın her tüpünde farklı bir işlevi var. Biri ayna, diğer ses çıkarıyor gibi.
İlk gruba oyuncağı getiren kişi "Bakın ne buldum" diyerek oyuncağın ses çıkarması çocuklara gösterip ve haydi bir daha deneyelim diyor.  
Diğer gruba ise daha çok öğretmen edasıyla "Şimdi size bu oyuncağın nasıl çalıştığını göstereceğim" diyor.   
Çocuklar oyuncakla yalnız bırakıldığında her iki gruptakiler de gösterildiği gibi ses çıkarmayı başarmışlar. Ancak birinci gruptaki çocuklar oyuncakla daha uzun süre oynamışlar ve daha fazla özelliğini keşfetmişler. 
"Doğrudan öğretmenden öğrenmek çocukların belli sorulara daha çabuk yanıt vermelerine yardımcı olurken beklenmedik herhangi bir durumla karşılaşmaları halinde yaratıcı çözümler geliştirmelerini engellemektedir."

İkinci araştırmada ise yine 4 yaş grubu çocuklara bir oyuncağın 3 işlevini farklı sıralamalarla göstermişler. Bazı sıralamalarda oyuncak müzik çalıyormuş. Araştırmacılar çocuklara 5 başarılı sıralama göstermişler. Sonrasında oyuncak çocuklara bırakılmış. Birinci gruba araştırmacı oyuncağı daha önce görmemiş gibi davranarak ve "Şu oyuncağa bir bakın çok merak ediyorum" diyerek göstermiş. İkinci gruba ise "bakın benim oyuncağım böyle çalışıyor" diyerek (yine öğretmen edasıyla) göstermişler.    
Araştırmacının bir şey bilmiyormuş gibi davrandığı grupta çocukların büyük bir çoğunluğu oyuncağın müzik çalması için çok daha akıllıca yollar deneyerek, araştırmacının kendilerine göstermediği sıralamalarla müzik çalmayı başarırken diğer gruptaki çocuklar daha yaratıcı yollar aramaktansa doğrudan araştırmacıyı taklit etmişlerdir.

Her iki araştırmanın da ulaştığı sonuç;
"Doğrudan öğretme çocukların öğrenmesini sınırlayabilmektedir. 
Ayrıca doğrudan öğretme çocukların yaratıcılıklarını örseliyor. 

Sonuçlar çok çarpıcı ve çok net. 

Kreş araştırmalarım sırasında bazı kreşlerin "disiplinli" olduklarını okumuştum. Çocukları tek sıraya sokup haydi şimdi hep beraber ... şeklinde bir tavra ve disiplin adı altında çocukların bastırıldığı bir sisteme tamamen karşıyım. Siz de karşı olun. Disiplin konusunda, eğitim, öğretim konusunu, okulların, kreşlerin nasıl olması gerektiği konusunu düşünelim, araştıralım. Çocukları şunu da yapsın bunu da yapsın diye küçük yaşta okul formatına sokan yerleri gördüğümüzde ya da biz çocuklara öyle davrandığımızda, bir an durup bu araştırmaları düşünelim. Öğretmen sesimizi bırakıp arkadaş olalım, heyecanlarını paylaşalım, keşfetmesine, hata yapmasına izin verelim. Ona kendisi yapması, denemesi başarması için izin verelim. 
Çocukları kendi hallerine bırakıp rahat, güvende olmalarını sağlarsak o kadar güzel ve keyifle öğreniyorlar ki. Bence bizim onlardan öğrenmemiz gereken de çok şey var. Hayata bir çocuğun bakışıyla bakabilsek neler görürdük kim bilir? Çocuklarla vakit geçirdiğimizde bizim görmeyip onların gördüğü birçok detay olduğunu zaman zaman hepimizi görüyoruz. O nedenle çocukların seçimlerine, isteklerine de bir miktar saygı duymak lazım. 
Böyle işte... Aklınızda bulunsun.. 

Bu arada, Kreş Seçimi yazıma gelen yorumlardan bu konuda bilgi paylaşımının iyi olacağını düşündüm. Yazılara yorumlar gelirse ben de yazacaklarıma -ilgim/bilgim/deneyimim ölçüsünde- gelen yorumlara göre yön veririm. Blog canlanır, güzel olur :)

Makale ile ilgili daha detaylı bilgi isterseniz haberleşelim. 

Bunları da Okuyabilirsiniz

0 yorum

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.