Cunda

By Ekim 26, 2014 , , , ,

Niyetim sevdiğim fotoğrafları derlemekti aslında... Sonra bir baktım seçtiğim fotoğrafların çoğunluğunu Cunda'da çektiğim fotoğraflar oluşturuyor. Ehh tatil yazısının son bölümü olan Cunda'yı yazmadığım için bu vesile ile ayrı bir Cunda yazısı olsun dedim. Doğrusu Cunda'ya dair anlatacağım pek fazla şey yok. O nedenle bol bol fotoğraf var bu yazıda. Ama tabii öncesinde birkaç çift laf etmeden olmaz.

Tatil Yazısı, Anılar, Güzellikler yazımda 2 haftalık uzun bir tatil yaptığımızdan bahsetmiştim zaten. Ancak o yazıda yazdığım sadece 1 haftalık kısmıydı :)) Zaten yazının sonunda da Çandarlı ve Cunda'ya gittiğimizi yazmışım (yazar burada ne yazmışım ben yahu der ve dönüp tatil yazısını okur). Öncelikle Çandarlı benim için çocukluğumun ve ergenliğimin yazları demek. O nedenle artık orada uzun süre geçiremesem de birkaç günlüğüne uğramayı seviyorum. Çandarlı'da eskiden deniz daha güzeldi, son yıllarda ise garip bir şekilde daha bulanık. Zaten amaç denize girmek olmayınca sorun olmuyor. Bu sene de gittiğimizde şansımıza deniz kötüydü, dalgalı ve bulanık. Yine de geniş sahilde oturmak keyifliydi bence. Akşam da çay, yürüyüş, komşularla hoş beş, bunlar Çandarlı klasikleri... Bir de son yıllarda Tolga ile gece çocuk parkında gezinmek, deniz kenarında takılmak güzel oluyor. Bu sene annem, babam, halam ve anneannem ayrıca zaten beraber Çandarlı'ya gittiğimiz Emre ve Gülşah'ın varlığıyla daha bir şenlikliydi Çandarlı.

2 gece Çandarlı'dan sonra çekirdek aile olarak Cunda'ya hareket ettik. Açıkçası Cunda konusunda çok heyecanlıydık zira o kadar çok farklı yerde ve hep iyi şeyler okumuştum ve anlatmıştım ki beklentimiz de fazlaydı. Lakin Cunda'nın bizim açımızdan bir miktar hayal kırıklığı olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Öncelikle deniz güzel değil, yani tamam fena değil ama bir Datça, bir Bodrum değil sonuçta. Dipteki toprağın renginden midir nedir yeşil.. Sonra Cunda İstanbul'a yakın olduğundan sanıyorum otellerin bir kısmına olduğu yetmiyormuş gibi plajların da bir kısmına çocukla almıyorlar. Bu arada bu durum sadece Cunda için değil İstanbul'luların kısa kaçamaklar için tercih ettiği hemen her yerde var galiba son dönemde. Tamam çocuksuz insanlar açısından anlaşılabilir bir şey ama eğer çocuklu ama bizim gibi butik otel tercih ediyorsanız opsiyonlar daralıyor. İkinci gününde olaylardan habersiz gidip güzelce yerleştiğimiz plajdan kibarca kovulduk mesela çocuğumuz var diye. Haliyle sinir bozucu oluyor.. 
Cunda'yla ilgili birçok blogda ve sosyal medyada birçok alanda aman Cunda şöyle nefis böyle şahane, yok efendim şurda şunu yiyin burda bunu yiyin şeklinde okuduklarımızın neredeyse tamamı bize göre fiyasko çıktı. İnsanlar gittikleri yerleri beğenmek zorunda mı hissediyorlar kendilerini acaba?!? Hele pek "meşhur" Taş Kahve o kadar vasattı ki nasıl tavsiye edildiğini bile anlayamadık. Hatta o kadar ki gündüz plajda içtiğim türk kahvesi bile Taş Kahve'de içtiğimden güzeldi, yani o derece.. Sonra Karadeniz Pastanesi de aynı şekilde son derece vasattı. Yalnız Deniz Restaurant'ta yediğimiz mezeler güzeldi gerçekten, fiyatlar da makul üstelik. Bir de Bodrum'dan sonra Cunda'da her yere hemen ulaşabilmeyi ve sakinliği sevdik. Kaldığımız Battalos Otel'in de bahçesi, odaları hoştu. Akşam yemeği güzeldi. Fatih Bey'in sohbeti de öyle. Akşam Hüma'yı hamakta uyutup bahçede takılmak, kahve içip sohbet etmek keyifliydi. Kahvaltı, otelin genel hali ve hizmet için aynı şeyi söyleyemeyeceğim tabii.
Denizini sevmediğimizi söylemiştim zaten, hal böyle olunca biz de gündüzleri Bıyıklı Beach'de çimlerde takıldık ve denize sadece serinlemek için girdik, güzeldi. Hüma çimlerde koşturdu oynadı, kitap okudu, yazdı, çizdi. Biz de kah onunla kah kafamıza göre takıldık ve dinlendik. 

Cunda'ya 5 gece kalacağız diye gittik, 3 gece kaldık ve Ankara'ya döndük. Bunda 4. gün sabah uyandığımız otelde kahvaltının hazır olmaması ve havanın yağmurlu hatta fırtınalı olması da etkili oldu. Sabahı Cunda'nın içinde geçirip Karadeniz pastanesinde vasat bir kahvaltı yaptıktan ve bol bol fotoğraf çektikten sonra ani bir kararla Ankara'ya döndük. 
Cunda'da geçirdiğimiz 3 gün güzel miydi, evet güzeldi, Cunda'ya bir daha gider miyiz, tabii ki gitmeyiz :) Datça dururken ne işimiz olur.
Son olarak Cunda oldukça fotojenik bir yer bence, Cunda'da boş boş gezinmek ve fotoğraf çekmek keyifliydi. 












Bunları da Okuyabilirsiniz

4 yorum

  1. Minecim, Cunda'nın sizi bu kadar yormasına üzüldüm açıkcası. Biz çok severiz, her sen en az bir kez gideriz, genelde baharda. Sizin de sanırım şanssızlığınız bahara değil de yaz dönemine gelmiş olmak olabilir belki. çünkü biz de bir keresinde çocuklardan önce temmuzda gidip çok keyif almamıştık. Cunda'da tam da bıyıklıda denize girmiştik, bir de başka yerde, ama denizini hiç ama hiiiç sevmemiştik. kitap okumakla geçmişti plaj vakti. fotoğraf çekmek için cennet orası, fotoğraf topluluğu ile de sık sık çekim gezisine giderdik. Taş Kahve'nin içi için haklısın, ama deniz kenarı kısmında oturup denizi izleyerek çay içmesi güzeldir. Karadeniz Pastane'sinin de sadece lorlu kurabiyesi güzeldir. Ben de daha önce çayını ve elmalı pastasını da denediğimizi ama beğenmediğimizi yazmıştım. Tek ürünü ile ünlü orası, bir de o köşe çok fotoğraflık :) Lal Girit Mutfağı'nı da deneseydiniz keşke,herkes deniz kenarı balık lokantalarına akın ediyor ama ara sokakta kalmış gizli bi rlezzet cenneti burası. sahibi emine hanımın da muhabbeti çok keyiflidir, aile işletmesidir, tanışıklığımız oldu gide-gele. her gidene tavsiye ederim, 100% arkasında dururum, pişman olan almadı. Ayrıca otelinde iyi olması önemli böyle küçük yerlerde. Taş Konak iyiydi, hem hizmet hem de kahvaltı kalitesi. Organik ev yapımı son derece leziz serpme kahvaltı, kızlarla gitmiştik ve yardıma çok ihtiyacımız olmuştu, her isteğimiz saniyesinde karşılandığı gibi bir keresinde biz rahat kahvaltı edelim dye kızları kucaklarında gezdirmişlerdi :) böyle bir mekan önerilmez de ne olur :) :) umarım tamamen silmezsiniz Cunda'yı ve bir 23 nisan veya 1 mayıs, veya da 19 mayıs gibi kısa bahar tatilinde bir şans daha verirsiniz :) sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülinciğim aslında Cunda bizi yormadı tam tersine epeyce dinlendik Bodrum'dan sonra sakinliği iyi geldi. Ama biraz şişirilmiş olduğunu düşündük, yani ne biliyim herhangi bir ege kasabasından tek farkı fotojenik olması bence. Ne yemekleri ne başka bişi... Deniz Restaurant da güzeldi hatta 2 akşam orada yedik ama dediğim gibi herhangi bir ege kasabasında yenmeyecek birkaç farklı meze vardı belki.
      bu arada biz genel olarak Türkiye'de tatil yapmaktan yorulduk ve sıkıldık çünkü verdiğimiz paraya değmiyor... Özellikle popüler olan mekanlarda fiyatlar aşırı pahalı ve karşılığında aldığın hizmet ise vasat. inşallah önümüzdeki sene farklı alternatifleri değerlendireceğiz..

      Sil
  2. Denizi de güzel olsa Cunda kusursuz bir yer olacakmış bence. Gerçi bu haliyle bile çok kalabalık oluyor yazları. O zaman nasıl olurdu bilemiyorum. Fotoğraf çekmek için bence de harika. O nedenle bahar aylarında da tercih edilebilir.

    YanıtlaSil
  3. Çocuklu tatil yapıyorsanız o civarda deniz için Sarımsaklı sahili tavsiye ederim. Ama otellerin önündeki kalabalık plaj alanını değil, çok daha ilerileri, sakin, temiz deniz ve altın bir kumsal için. Yanınızda mümkünse yiyecek içecek de almak gerek, fazla tesis yok ilerilerde.

    Gezmek için Cunda ve biraz Ayvalık. yemek için Ayvalık'ın iç kısımlarındaki esnaf lokantaları veya Cunda'daki küçük işletmeler. Farklı mezeler ve lezzetli balıklar için.

    Ayrıca Ada Camping de kamp alanı olarak gayet başarılıdır. Güneşi de ordan batırabilirsiniz.

    Zevklidir yani az biraz bilince her yer gibi. Hele de Bodrum, Alaçatı ile karşılaştırınca.

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.